Marwan Musallam
Dijitalleşme ve otomasyon dünyayı hızla dönüştürüyor; artık hayatımızın her alanında karşımıza çıkıyor, hizmetlerin daha hızlı, daha kaliteli ve daha kolay sunulmasına katkı sağlıyor. Günümüzde dijitalleşme ve otomasyon, dünyanın sınırlarını, ilkelerini ve kültürlerini yeniden şekillendiriyor ve bu durum “dijital diplomasi” olarak adlandırılan yeni bir alanın ortaya çıkmasına yol açtı.
Dijital diplomasi, diplomatik ve siyasi süreçlerde dijital teknolojilerin gelişmiş biçimde kullanılmasıdır. Dijital diplomasi; hükümetler ile diplomasi alanında çalışan taraflar arasındaki iletişimi kolaylaştırmak, siyasi verileri işlemek ve analiz etmek, uluslararası ilişkileri yönetmek amacıyla kullanılabilir.
Gelişmiş dijital teknoloji, diplomasi için hızlı ve etkili iletişim, operasyonlarda daha hızlı koordinasyon gibi pek çok avantaj sunar. Ayrıca dijital teknoloji, küreselleşme, uluslararası güvenlik ve sürdürülebilir kalkınma gibi uluslararası sorunlara uygun çözümler geliştirilmesine yardımcı olur.
Bununla birlikte dijital diplomasi, gizlilik kaybı, yasa dışı takip riskleri ve diplomatik süreçlere istenmeyen müdahaleler gibi ciddi tehditler de içerir. Bu nedenle dijital diplomasi alanında güvenlik ve mahremiyeti korumak için gerekli tedbirlerin alınması büyük önem taşır.
Diplomasinin köklü yapısında, uluslararası protokoller, teamüller ve siyasi deneyimlerin belirleyici olduğu geleneksel ortamda dijital diplomasi, tüm bu çerçevelerin ötesine geçerek uluslararası ilişkilerin temel dinamiklerini yeniden şekillendiriyor.
Dijital diplomasi, çoğu diplomatik nezaket içerikli paylaşımların ötesine geçerek, devletler arası dijital altyapının, iletişim ağlarının ve büyük veri yapılarının yeniden tanımlanmasını sağlar.
Dijital diplomasi, geleneksel diplomasinin yerine geçmeyecek; aksine onu destekleyen, güçlendiren tamamlayıcı bir araç olacaktır. Her bakanlık, kurum veya devlet temsilcisi, ülkesinin dijital diplomasi elçisi olabilir. Dijital diplomasi, diplomatik çalışmaların doğal bir gelişimi olup, klasik diplomasi ile rekabet etmek yerine onunla uyum içinde yürür ve dış politikadaki görüşlerin yerel ve uluslararası kamuoyuna aktarılmasını kolaylaştırır.
2020 yılında, COVID-19 salgını nedeniyle diplomatik heyetlerin hareketi büyük ölçüde durdu. Normal ve acil toplantılar, kültürel ve turistik ziyaretler, festivaller ve spor etkinlikleri iptal edildi. Enformasyon çağının getirdiği dönüşümler, diplomasiyi yeniden tanımladı. Gordon Smith, diplomasiyi “devletler ve diğer aktörler arasında bilgi değişimi yoluyla ulusal çıkarların korunması sanatı” olarak tanımladı; bu tanım, iletişimin yükselen rolünü ve devlet dışı aktörlerin etkisini vurguluyor.
Salgın, dijital diplomasiye olan ihtiyacı artırdı. Devletler toplantılarını sanal ortama taşıdı ve uluslararası ilişkiler dijital ortamda yürütülmeye devam etti.
Devletlerin vatandaşlarına sunduğu dijital hizmetler—örneğin Türkiye’deki E-Devlet (E-Devlet Kapısı) gibi—zaman ve emek tasarrufu sağlayarak kamu hizmetlerini kolaylaştırır. Dijital elçilikler de aynı şekilde vatandaşlara uzaktan, hızlı ve etkin hizmet sunmayı mümkün kılar.
Bu dijital hizmetler hem vatandaşların işlerini kolaylaştırır hem de diplomatik personelin üzerindeki idari yükü azaltarak onların asıl görevlerine yoğunlaşmasını sağlar.
"Ürdün Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığı'nda Dijital Diplomasinin Rolü" başlıklı çalışma, bakanlıkta dijital diplomasi biriminin kurulması ve çalışanlara dijital diplomasi, güvenlik ve teknoloji eğitimi verilmesi gerektiğini ortaya koymuştur.
Araştırma sonuçlarına göre:
Diplomatik personelin %75,6’sı bakanlığın web sitesini kullanıyor,
%68,4’ü Facebook’u diplomatik amaçlarla kullanıyor,
Dijital diplomasinin dış politikaya katkısı konusunda farkındalık %82 düzeyindedir.
Araştırmacı Ahmed Al-Zaboun’a göre dijital diplomasi, ülkelerin yumuşak gücünü temsil eder ve kamuoyunu etkilemede önemli bir araçtır.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Twitter kullanımına yönelik yapılan araştırmalar, dijital diplomasinin küresel politikaları etkilemede ne kadar büyük bir rol oynayabileceğini ortaya koymaktadır. Trump’ın tweetleri, diplomatik baskı, kamuoyu yönlendirme ve dış politika mesajlarını şekillendirme aracı olarak değerlendirilmiştir.
Birleşmiş Milletler’de de dijital diplomasinin etkileri tartışılmış, dünya liderlerinin büyük çoğunluğunun sosyal medya hesapları üzerinden diplomatik mesajlar verdiği belirtilmiştir.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2022 yılında Twitter’da dünyanın en güçlü üçüncü lideri konumuna yükselmiştir. 19 milyonun üzerindeki takipçi sayısı ile Avrupa’nın en etkili siyasi lideri olmaya devam etmektedir.

