
Yazar: Dr. Walid Abdul Hai
Tarihin hareketini yorumlayan literatürü incelediğimizde, tüm metinlerde iki temel yaklaşım buluruz. Bir yaklaşım, tarihsel hareketin genel gidişatına odaklanır; mega-trendleri takip eder ve bu mega-trendleri birbirine bağlayarak hareketi açıklar ve bu bağlantıya dayalı olarak geleceğe dair bir temel oluşturur. Bu, tarihsel mega-trendlerin etkileşimlerinin toplamının matematiksel toplamından daha büyük olduğu fikrine dayanan bütüncül yaklaşımdır.
İkinci yaklaşım ise tarihsel sektörleri bölümlere ayırarak her birini tek tek izole etmeye, özündeki temel mantığı anlamaya ve bu anlayışı ortak yönlerine uygulamaya dayalıdır. Bu, giderek azaldığını iddia ettiğim, fakat bazı gecikmelerle birlikte varlığını sürdüren indirgemeci yaklaşımdır.
Şimdi tarihteki mega-trendleri ele alalım ve en belirgin olanları vurgulayalım. Bu trendlerin arttığını ve genel bir geri çekilme yaşamadıklarını, bu yüzden tarihsel hareketin genel seyrini ve birbirleriyle olan etkileşimlerini gözlemlemenin gerektiğini, etkileşimlerinin toplamının ise alışılmış matematiksel toplamdan daha büyük olduğunu unutmayalım.
1. **Dünya Nüfusunun Sürekli Artışı:** Tarih boyunca dünya nüfusunun toplamının azaldığı tek bir gün bile olmamıştır. Savaşlar, salgınlar ve doğal felaketler belirli bir ülkenin veya bölgenin nüfusunu azaltmış olabilir, ancak o andaki toplam dünya nüfusu artıyordu. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları on milyonlarca can almış olsa da, Afrika, Asya ve Latin Amerika'nın nüfusları savaşların yıllık ölüm oranını aşan bir hızla artıyordu; savaşan toplumlarda bile doğumlar devam ediyordu.
2. **Bilimsel Bilginin Çeşitli Alanlarda Birikimi:** Bilimsel bilginin bir önceki günden daha az olduğu tek bir gün bile gösterebilir misiniz? Her bireysel veya kolektif keşif, teori, metodoloji veya teknik her gün gelişir. Çevrenizdeki makinelere bakmak yeterlidir—savaş, ulaşım, iletişim, tıp, üretim kalıpları, sosyal veya beşeri teoriler, sanatlar veya oyun geliştirme alanlarında olsun. Bu evrim, tüm toplumların üst yapısını değiştirmekten sorumludur, değişim seviyeleri farklı olsa bile. Keskin taşların kullanıldığı dönemdeki savaş alanı, kıtalararası füzeler dönemindeki savaş alanıyla aynı değildir. Halkın hükümdarın yüzünü bile bilmediği bir dünya, onu çürük yumurtalarla vururken gördükleri bir dünyadan farklıdır. At koşusunun hızı, ses hızını aşan hızla hareket etmekle aynı değildir ve bir adamın sadece adını duyduğu bir kadınla, onu tamamen çıplak gördüğü bir toplum aynı değildir.
3. **Küresel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH):** Tüm ekonomik tarihçiler, son iki bin yılda küresel GSYİH'nın genel seyrinde asla gerilemediği konusunda hemfikirdir. Bir ülkede veya bölgede gerileyebilir, ancak başka bir bölgede artar, özellikle nüfus artışı ve bilimsel gelişme bu artışı desteklediği için. Kısa bir süre için duraklayabilir, ancak ardından önceki toplamı aşan daha yüksek bir hızla devam eder. Son beş yüzyılda, küresel GSYİH 350 kattan fazla artmıştır.
4. **Toplumlar Arasındaki Bağlantı ve İletişim:** Eski tarihçiler "dünya"dan bahsettiklerinde sadece Asya, Afrika ve Avrupa'yı düşünüyorlardı. 1492'de Columbus ile dünya kavramı tamamlandı ve ardından bağlantı, iletişim, etkileşim, ticaret ve kültürel alışveriş—barışçıl veya savaşçıl olsun—artmaya başladı ve günümüzde küreselleşme teriminin ortaya çıktığı, zaman ve mekan arasındaki ayrımın sona erdiği Anthony Giddens'ın "Zaman-Mekan Ayrışması" olarak adlandırdığı döneme ulaştık. Gerçekten de tek bir köy haline geldik, bu süreç bir an bile durmadı.
5. **Değerlerin Evrimi:** Bu son mega-trend belki de en karmaşık ve tartışmalı olanıdır. Ancak öznel değer perspektifinin yansımalarından arınmak, değerlerin evriminin tarihin hareketinde büyük bir trend olduğunu gösterir. Kölelik, önceki miktar ve nitelikte artık mevcut değil. Kadının statüsü aynı değil, işçi hakları değişti, hükümdarın tanrısallaştırılması aşınıyor ve demokrasi genişliyor. Ancak tarihin kalıntıları, bu yönde ilerlemeyi daha karmaşık ve aldatıcı hale getirir, ancak genel sonuç önceki dört trendle uyumludur.
Önceki beş mega-trendi bir matris içine yerleştirip karşılıklı etkilerini izlemeye çalışırsanız, bunların dünyadaki büyük dönüşümleri siyasi, ekonomik, sosyal ve teknolojik olarak açıkladığını göreceksiniz. Savaşları ve barışı, uluslararası güçler merdivenindeki yükselme ve düşüşleri, kirliliği ve sanatı aynı anda ve değerlerin evrimini ve onların elusivliğini açıklıyorlar.